SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-VEKALET

<< 1039 >>

باب: وكالة الشاهد والغائب جائزة.

5. VEKALET VERILDİĞİ SIRADA ORADA HAZIR BULUNAN (ŞAHİD) VE BULUNMAYAN (ĞAİB) KİMSENİN VEKALETI

 

وكتب عبد الله بن عمرو إلى قهرمانه وهو غائب عنه: أن يزكي عن أهله، الصغير والكبير.

Abdullah İbn Amr, yanında bulunmayan (ğaib) hizmetçisine bir mektup yazarak, ondan, ailesindeki, küçük büyük herkes için fıtır sadakası vermesini istemiştir .

 

حدثنا أبو نعيم: حدثنا سفيان، عن سلمة بن كهيل، عن أبي سلمة، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال:

 كان لرجل على النبي صلى الله عليه وسلم سن من الإبل، فجاء يتقاضاه، فقال: (أعطوه). فطلبوا سنه فلم يجدوا له إلا سنا فوقها، فقال: (أعطوه). فقال: أوفيتني أوفى الله بك. وقال النبي صلى الله عليه وسلم: (إن خياركم أحسنكم قضاء).

 

[-2305-] Ebu Hureyre r.a. şöyle anlatır: Bir kimsenin, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den, belirli bir yaşta bir deve alacağı vardı. Onu almak üzere geldi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Bunu ona verin" buyurdu. Buldukları develerin tamamı borç olan deveden daha büyük yaşta idi. Nebiimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Bunu (daha büyük yaştaki deveyi) o kimseye verin" buyurdu. Adam, "Sen bana alacağımı fazlasıyla verdin, Allah da sana fazlasıyla versin" dedi. Bunun üzerine Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Sizin en hayırlınız (borcunu) en güzel şekilde ödeyeninizdir" buyurdu.

 

Tekrarı: 2306, 2390, 2392, 2393, 2401, 2606, 2609

 

AÇIKLAMA:     İbn Battal şöyle demiştir: Alimler çoğunluğuna göre, bir yerde hazır olarak bulunan bir kimse, özürsüz olarak başka bir kimseyi vekil tayin edebilir.

 

Ebu Hanife'ye göre, ancak, hastalık, yolculuk gibi bir özür veya karşı tarafın rızası bulunması halinde caizdir.

 

Malik, kişi ile hasmı arasında düşmanlık bulunması halinde, onun rızası bulunmadan da vekalet verilebileceği hükmünü istisna etmiştir.

 

Tahavi alimler çoğunluğunun daha üstün bir görüş olması için gayret etmiştir. Caizliği konusunda da yukarıdaki hadisi delilolarak getirerek, "Sahabller, müvekkil ile aynı beldede bulunan (hazır) bir kimseyi vekil tayin etmeyi, şartsız olarak ittifakla caiz görmüşlerdir. Müvekkil ile aynı beldede bulunmayan (ğaib) kimseye vekalet verildiği zaman vekilin kabulüne ihtiyaç vardır. Vekaletin geçerli olması için, vekllin kabulünün gerekli olduğu ittifakla benimsenen bir görüştür. Buna göre, vekilin ğaib olması ile hazır olması aynı hükümde olur.

 

"Hizmetçisi" şeklinde tercüme ettiğimiz "kahraman" kelimesi aslen farsçadır.

İşlerini yürüten hazinedar (muhasip/veznedar) hizmetçi anlamına gelmektedir.

 

 

باب: الوكالة في قضاء الديون.

6. BORÇLARIN ÖDENMESİ HUSUSUNDA VEKALET

 

حدثنا سليمان بن حرب: حدثنا شعبة، عن سلمة بن كهيل: سمعت أبا سلمة بن عبد الرحمن، عن أبي هريرة رضي الله عنه: أن رجلا أتى النبي صلى الله عليه وسلم يتقاضاه فأغلظ، فهم به أصحابه، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (دعوه، فإن لصاحب الحق مقالا). ثم قال: (أعطوه سنا مثل سنه). قالوا: يا رسول الله لا نجد إلا أمثل من سنه، فقال: (أعطوه، فإن من خيركم أحسنكم قضاء).

 

[-2306-] Ebu Hureyre r.a. şöyle anlatır: Bir adam, alacağını almak üzere Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e geldi ve biraz sert ve kaba davrandı. Sahabller, o adamı (durdurmak) için yöneldiler. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Onu bırakın, hak sahibinin konuşmaya hakkı vardır. (Ondan alınan deve ile) aynı yaşta bir deve verin ona" buyurdu. Sahabller, "Sadece onun verdiğinden daha değerli olan (yaşı daha büyük) deve bulabildik" dediler. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Onu verin, çünkü sizin en hayırlınız borcu en güzel şekilde ödeyeninizdir" buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:     İbnü'l-Müneyyir şöyle der: Yukarıdaki konu başlığından yanlışlıkla, borçların ödeme vadesi geldiği zaman ödenmesi için vekil tayin etmek mümkün değildir. Çünkü bu, müvekkilin borcu geciktirmesi anlamına gelir, şeklinde bir anlam çıkartılabilir. Buhari, böyle bir durumda vekil tayin etmenin caiz olduğunu, bunun, "matl" (yerilen geciktirme) sayılamayacağını açıklamıştır.